2021 Temmuz Bülteni

Ana Sayfa | Tüm Kategoriler
 
 
  • Meteoroloji Uzmanından Kuraklık Uyarısı: Türkiye’de Olağanüstü Hal İlan Edilmeli

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün sıcaklık ve yağış raporlarının ardından yayınladığı meteorolojik kuraklık ölçümlerinin yapıldığı haritaları değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi’nden (İAÜ) Meteoroloji Uzmanı Dr. Güven Özdemir Türkiye’de kuraklığın her geçen gün etkisini artırdığını söylerken, “Şimdiden su sıkıntısı çekmeye başladık. Çöl iklimine doğru gidiyoruz. Baştan tedbirli olmalıyız, suları çok dikkatli kullanmalıyız. O nedenle kuraklık konusunda muhakkak Türkiye’de olağanüstü hal ilan edilmesi gerekir. Basra alçak basıncı yaz aylarında etkili olur. Kavurucu sıcaklığın artmasına neden olur. Rüzgarı da kuvvetli olur ve toprak kurur. Kuraklığın gelişmesini de hızlandırıyor. Türkiye maalesef kuraklığı yaşamaya başladı. Uzun yılları alacak ama çöl iklimine doğru gidiyoruz. Şimdiden su sıkıntısı çekmeye başladık. İstanbul’daki barajların doluluğu yüzde 70 ama gittikçe azalacaktır. O nedenle kuraklık konusunda muhakkak Türkiye’de olağanüstü hal ilan edilmesi gerekir. Suları çok dikkatli kullanmalıyız. Vatandaşları da bilgilendirmeliyiz. Belediye ilçe sokaklarında bu yönde anonslar yapmalıdır. Suyun yüzde 70’i tarımda kullanılıyor, dikkatli olmalıyız. Hoyratça kullandığımız için kuraklık geliyor ve yer altı suları da tükenmeye başladı” ifadelerini kullanmıştır.

Kuraklığın önüne geçmek için özellikle İstanbul’da bugün olan kadar baraj gerektiğini belirtmiş “Bunu sağlamak için yeni yapılan binaların bahçelerine metrekaresine uygun şekilde su sarnıçları yapmalıyız. Yani yağmur suyunu biriktirecek depolara ihtiyacımız var. Bina sakinleri bahçe sularken depodaki sulardan faydalanabilir. Atık suları geri dönüştürebiliriz. İstanbul’da 4 milyon araç var, yağmur yağsa bu araçların yıkanması gerekiyor işte bu depolardaki sulardan faydalanabiliriz. Suyu geri döndürmeliyiz” şeklinde konuşmuştur.

  • Çağdaş Çatı Bahçeleri

Bahçelerin ve açık alanların giderek azaldığı kent ortamında sağlıklı ve kaliteli bir kentsel çevre yaratma ihtiyacı planlanmış çatı ve teras bahçeleriyle karşılanmaya çalışılmaktadır. Gökdelenlerin üst katlarında bile konumlanabilen bu tür bahçeler, kimi mimarlar tarafından uzun süre yapıya “sürdürülebilir” imajı vermekten ibaret birer süsleme unsuru olmakla suçlanmış olup, gelişen teknolojiyle birlikte yapıların çatı sisteminin ömrünü uzatmak ve ısı dengesini sağlamak gibi fonksiyonel roller üstlendikleri ve kent ölçeğinde oluşan aşırı sıcaklık etkisini azaltmak gibi iklimsel katkıları nedeniyle zamanla rüştlerini ispatlamışlardır.

Çatı bahçeleri elbette ki kent içindeki aktif ve pasif yeşil alanların yerini alamıyor, ancak kent içindeki binaların yaşanabilir olmasını sağlayarak aynı zamanda kuşlar, arılar, kelebekler ve böcekler gibi kent hayatını bizimle birlikte yaşamak zorunda kalan canlılar için de yaşam ortamı oluşturuyor, böylelikle bio çeşitliliği korumaya yardımcı olmaktadırlar.

Çatı bahçelerinin ekolojik işlevleri yalnız hayvanlar için habitat olmaktan ibaret değildir. Bahçeleri oluşturan bitkiler sayesinde havadaki tozları, diğer kirletici ve zararlı maddeleri absorbe etmektedir. Havanın içindeki tehlikeli karbondioksit gazını emerek dışarıya oksijen gazı veriyor ve kentin mikro klimasını olumlu yönde etkilemektedir. Asfalt ve beton yüzeyler toprak ve yeşile göre çok daha fazla ısınmaktadır. Bu ısınma özellikle yaz aylarında kentleri yaşaması ve nefes alması zor olmaktadır. Kentin üstünde sürekli olarak biriken sıcak hava, bulutları uzaklaştırarak yağmur yağmasına engel olmaktadır. Bitkisel düzenleme için kullanılan toprak ve bitki materyallerinin kendileri ses yutucu özelliğe sahip olduğu için çatı bahçeleri hem bina içinde, hem de yakın çevrede meydana gelen gürültü kirliliğini de azaltmaktadır.

Japonya’nın Fukuoka kentinde yer alan Emilio Ambasz & Associates tasarımı ACROS Uluslararası Kültür ve Bilgi Merkezi, kentin ekolojisine önemli katkılarda bulunan teras ve çatı bahçeleriyle bunun en iyi örneklerinden biri olup, kentin sembolü haline gelen yapı, bir yönünden bakıldığında cam cepheli bir ofis yapısı gibi görünürken arka cephesinde kentin en büyük parklarından birinde yer alan yeşil bir tepeyi andırmaktadır. Yerden 60 metre yükseklikten başlayarak teraslarla zemin kotuna ulaşan bu dikey bahçede toplam 35 bin çeşit bitki bulunmaktadır.

Yapının bakım, ısınma, drenaj ve onarım maliyetlerinde de önemli ölçüde azalma sağlayan çatı bahçeleri, çatıyı güneşin zararlı etkilerine karşı koruyarak su yalıtım sisteminin uzun ömürlü olmasını sağlamaktadır.

  • Çevreye Saygılı Yeni Moda Çağı

Moda endüstrisi, giyim ve ayakkabı üretiminde küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 10’undan sorumlu olması nedeniyle eleştiri oklarının hedefinde bulunmaktadır. Sektörde çevreci markalar da artmaya başlamıştır.. ‘Sylven
New York’ markası, elma kabuğu, Hindistan cevizi kabuğu ve ağaç özünden elde edilen doğal kauçuk tabanlı spor ayakkabı üretmiştir. Marka, bir üründe deri, kürk olmamasının o ürünü çevre dostu yapmadığını, kullanılan sentetik malzemelerin doğada parçalanmadığını vurgulamıştır.

275 dolara satılan çevre dostu ayakkabı için İtalyan Alpleri’ndeki elma atıklarının çekirdekleri ve kabuklarının hamur yapılıp kumaşla kullanıldığı bildirilmiştir.. Sıcak ve soğuğu yalıtan, koku yapmayan anti-mikrobiyal Hindistan cevizi kabuğu ise ayakkabının iç tabanında kullanılmıştır. Ayakkabıların dış tabanıysa hevea ağacının özsuyundan elde edilen yenilenebilir doğal kauçuktan üretilmiştir. Kaymaz tabanın dayanıklı, kolayca geri dönüştürülebilir ve yeniden kullanılabilir olduğu belirtilmiştir.

Kâr amacı gütmeyen ‘Changing Markets Foundation’ adlı kuruluş tarafından yayımlanan yeni rapor, Avrupa ve İngiltere’de moda markalarının çevrecilik iddialarının yüzde 59’unun yanıltıcı olduğunu ortaya koymuştur. Raporda, çevresel ayak izlerini azaltma taahhütlerine rağmen  markaların çoğunun hâlâ fosil yakıt bazlı sentetik lifler kullandığı belirtilmiştir. Araştırmada ham polyester kullanmama taahhütünde bulunan markaların daha az bilinen diğer sentetikleri hâlâ kullandığı ve şu anda sentetik lif üretmek için gereken petrolün İspanya’nın yıllık petrol tüketimini aştığı bildirilmiştir.

  • Elektrikli Otobüsler Samsun’da Kullanılacak

Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, hayata geçirilen proje ile egzoz gazının ortadan kalkmasıyla çevre temizliğine büyük katkı sağlayacak elektrikli otobüslerin, yakıt tasarrufuyla da işletme maliyetini düşürmesi hedeflenmiştir. Yanma ve patlamaya karşı gerekli standartlara sahip bataryaları ile 80 kilometre menzili bulunan otobüsler karbon salımı ve gürültü kirliliğini de azaltacaktır. Lityum pilli elektrikli otobüsleri kullanmak için hazırlıklarını tamamlayan Büyükşehir Belediyesi, ilk etapta yerli ve milli araçlardan 10 otobüs alacaktır. Büyükşehir Belediye Başkanı Demir, Akıllı Şehir Trafik Güvenliği projesi kapsamında lityum pilli elektrikli otobüsleri devreye alacaklarını belirterek, “Bu proje ilk kez Samsun‘da hayata geçecek. Yakın gelecekte bu otobüsleri ulaşımda devreye alacağız. Yalnızca otobüs değil, şehir içi dolmuşlar ve ilçeler arası ulaşımın tamamını bu sisteme döndürmeyi hedefliyoruz. Amacımız güvenli, çevreye duyarlı, işletme maliyeti çok düşük toplu ulaşım ağını Samsun’da gerçekleştirmek.” ifadesini kullanmıştır.

YAYIMLANAN GENELGELER

 
 
×

DANIŞMANLIK TALEBİ

Danışmanlık istemek için aşağıdaki form ile bizlere ulaşabilirsiniz. Müşteri temsilcilerimiz en kısa sürede sizlere ulaşacaktır.