2022 Temmuz Bülteni

Ana Sayfa | Tüm Kategoriler
 
 
  • ‘Türkiye Ülke İklim Ve Kalkınma Raporu’ İlk Olma Özelliğini Taşıyor

‘Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu’na göre, Türkiye 2053 hedefine birçok ekonomik sektörde köklü değişiklikler yaparak ulaşabilecek. Bu kapsamda enerji sektöründe dekarbonizasyon, ulaşımın elektrikleşmesi, enerji verimliliğinin artırılması, diğer sektörlerdeki emisyonların azaltılması önemli rol oynuyor. Taahhütlerin yerine getirilmesi, ülke ekonomisine net ekonomik kazanç sağlayacak.

ANKARA (İGFA) – Dünya Bankası Grubu’nun yeni bir ülke durum değerlendirmesi rapor dizisi olan CCDR, bir yandan ekonomik büyümeyi ve yoksullukla mücadeleyi desteklerken diğer yandan karbon emisyonlarını azaltmak ve dayanıklılığı sağlamak için öncelikli eylemleri belirlemek amacıyla, iklim ve kalkınma arasındaki bağlantıları araştırmaktadır. ‘Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu’, bu yeni rapor dizisinde yayımlanacak olan ilk rapordur.

2053 hedefi doğrultusunda ‘Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu’ Türkiye’nin büyümesi ve kalkınması bakımından son derece önemlidir.

Bu rapor, yine 2053 hedefi doğrultusunda dayanıklılık ve azaltımı temel alan RNZP (Dayanıklı ve Net Sıfır Emisyonlu Bir Kalkınma Yolu) adında bir kalkınma yolu çizmesi açısından da yol gösterici niteliği taşıyor. Bu çerçevede Türkiye, 2053 hedefine ulaşmak adına yoluna sağlam adımlarla devam ediyor.

Ekonomik kazanımlar sağlanacak

Rapor, iklim eyleminin, Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin büyüme ve kalkınma hedefini nasıl etkileyeceğini, yeşil sektörler ve teknolojilerin sunduğu imkanlardan nasıl yararlanılabileceğini, uzun vadeli risklerden nasıl korunabileceğini ve herkes için kapsayıcı, adil bir geçişin nasıl desteklendiği konularını içeriyor.

Raporda; enerji sektöründe dekarbonizasyon, ulaşımın elektrikleşmesi, enerji verimliliğinin artırılması, diğer sektörlerdeki emisyonların azaltılması gibi alanlarda köklü değişiklikler yaparak Türkiye’nin 2053 hedeflerini gerçekleştirebileceğinin açıkça ortada olduğu belirtiliyor.

Gerek kamu gerekse özel sektörde yatırımlara ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekilirken, Türkiye ekonomisinin şu anki büyüklüğü ile değerlendirildiğinde bu yatırımların yönetilebilir durumda olduğundan bir sıkıntı yaşanmasının söz konusu olmadığı vurgulanıyor.

Raporda,  Türkiye’nin iklim taahhütlerinin yerine getirilmesi durumunda net ekonomik kazanımlar sağlayacağına da işaret ediliyor.

  • Bakanlık, Kıyıların Ve Çevrenin Temiz Tutulması İçin Çalışmalarını Sürdürüyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kıyıların ve çevrenin temiz tutulması hususunda çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’nde bulunan Patriça Gümüşlük Koyu ile üzerinde yerleşim olmayan Maden Adası’nın kıyılarında yaşanan kirlilikle ilgili Bakanlık koordinasyonunda ilgili belediyeler tarafından temizlik çalışmalarına başlandı.

Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Balıkesir İli Ayvalık İlçesi’ndeki Patriça Gümüşlük Koyu ile yerleşim olmayan Maden Adası’nın kıyılarında meydana gelen kirlilik sebebiyle, kıyıların ve çevrenin temiz tutulması için çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor.

Kıyılarda yapılan incelemelerde, Ayvalık İlçesi Patriça Gümüşlük Koyu plajların bulunduğu bölgede yoğun kullanım dönemlerinde çöp toplama işleminin yetersiz kaldığı tespit edildi. Bölgede evsel atıkların çevre kirliliğine neden olduğu, Maden Adası kıyılarında yapılan kontrollerde ise, deniz yosunu, plastik poşetler ve patlamış plastik botların rüzgâr ve dalga yardımı ile adanın kıyı ve koylarına ulaşarak kıyı kirliliğine sebep olduğu belirtildi.

Söz konusu tespitlerin ardından, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Ayvalık Belediye Başkanlığı tarafından bölgede temizlik çalışmalarına başlandı.

Bakanlık koordinasyonunda başlatılan çalışmalar kapsamında Patriça Gümüşlük Koyu üzerinde bulunan çöp konteynerları boşaltılarak, plaj bölgelerinde bulunan atıklar toplandı. Maden Adası’ndaki kıyı temizleme çalışmaları ise Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından sürdürülüyor.

  • Arıtılmış Atıksuların Yeniden Kullanım Oranında Yüzde 4 Olan Yıl Sonu Hedefi Aşıldı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan yoğun çalışmalar neticesinde 2022 yılı sonu arıtılmış atık suların yeniden kullanım hedefi olan yüzde 4 oranı yılın ilk yarısında yüzde 4.2’ye ulaşmıştır. Bakanlık, arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranını 2023 yılında yüzde 5’e, 2030 yılında ise yüzde 15’e çıkarmayı amaçlıyor.

Arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranı hedefi kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Bakanlık tarafından stratejik planlama noktasında yapılan çalışmalar sonucunda, 2022 yılının ilk yarısı itibarıyla yıl sonu hedefi aşılarak arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranının yüzde 4,2’ye ulaştığı kaydedildi.

Bakanlığın açıklamasında, arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranının 2023’te yüzde 5’e, 2030 yılında ise yüzde 15’e çıkarılmasının amaçlandığı belirtildi.

Açıklamada küresel iklim değişikliğine bağlı kuraklık, gelişen sanayi ve tarımsal faaliyetlere paralel olarak ortaya çıkan aşırı su kullanımından dolayı yüzeysel su kaynaklarının azalması ve yer altı su rezervlerindeki düşüşler ile kirlilik oluşumu kaynaklı yaşanan sorunlar nedeniyle Türkiye’nin de yakın gelecekte su sıkıntısı çeken ülkeler arasında yer alacağı tahmininde bulunuldu.

Bu sebeplerden ötürü, atık su geri kazanım ve kullanım öneminin bir kat daha arttığı vurgulanan Bakanlık açıklamasında arıtılmış atık suların, peyzaj ve tarımsal sulama, endüstriyel kullanım, yeraltı suyu besleme, rekreasyonel kullanımlar, evsel ve endüstriyel uygulamalar gibi birçok alanda yeniden kullanılabildiği ifade edildi.

Bu bağlamda yıllık yaklaşık 283 milyon metreküp arıtılmış atık suyun yeniden kullanıldığı hatırlatıldı. Ayrıca Oymapınar veya Kapulukaya Barajı hacmi kadar suyun yeniden kullanıldığı bilgisine yer verildi.

Öncelikli hedef su kaynaklarını korumak

Bakanlıktan yapılan açıklamada ayrıca atık suların alternatif bir su kaynağı olarak değerlendirildiği bildirilirken Döngüsel Ekonomi ilkeleri doğrultusunda su kullanımını azaltma, oluşan atık suları arıtarak yeniden kullanma ve bu sayede su kaynaklarının korunmasını sağlamanın öncelikli hedeflerden olduğu açıklandı.

Öte yandan Bakanlık, Avrupa Yeşil Mutabakatı doğrultusunda, temiz üretim çalışmaları için Türkiye’deki sanayi tesislerinde tüketilen suyun azaltılması, arıtılmış atık suların kullanımının yaygınlaştırılması hususunda da faaliyetlerin sürdüğünü bildirdi.

Bu kapsamda hem uluslararası politikalara uyum, hem de orta ve uzun vadede yaşanması muhtemel su sıkıntısının önüne geçebilmek amacıyla, Bakanlıkça atık suyun yeniden kullanımı için gerçekleştirilecek arıtma proseslerinde tüketilecek enerjinin de teşvik kapsamına alınmasının sağlandığı dile getirildi.

Açıklamanın devamında Çevre Kanununun 29. Maddesinde değişiklik yapılarak atık su arıtma tesislerinde uygulanan yüzde 50 enerji teşviki miktarı, ileri arıtma teknikleri ile arıtılmış atık suyu yeniden kullanan kuruluşlara, yeniden kullanım oranına göre yüzde 100’e kadar verilebileceği bildirildi.

Yapılan düzenleme ile atık su arıtma tesislerinin Çevre Kanunu ve ilgili mevzuata uygun bir şekilde çalıştırılması ve arıtılmış atık suların yeniden kullanımının artırılması sağlanarak hem atık su deşarjının azaltılıp su kirliliğinin önlenmesinin, hem de daha az su kullanımı sonucunda su kaynaklarının miktar olarak da korunmasının amaçlandığı ifade edildi.

  • Türkiye Ve Dünya Limit Aşım Günü

Eskiden Ekolojik Borç günü olarak adlandırılan “Dünya Limit Aşım Günü”; doğanın sahip olduğu ve insanların 1 yıl boyunca kullanabileceği kaynakları o yıl içerisinde tükettikleri günü bize vermektedir. Başka bir deyişle yaptığımız tüketimin dünyanın kendini yenileme hızını geçtiği gün olarak da betimleyebiliriz.

2022 için Dünya Limit Aşım günü yapılan analizler sonucunda 28 Temmuz 2022 olarak açıklandı. Bu da demek oluyor ki 1,75 dünya varmış gibi harcıyoruz kaynakları. Nasıl hesaplanıyor derseniz aşağıdaki denklem size yardımcı olacaktır.

Limit aşım günü 1970lerden bu yana ölçülmektedir. Tablo 1’de yıllara göre limit aşım tarihlerini görebilirsiniz. Her geçen yıl takvimde bu süre biraz daha öne gelmektedir. (Tabloya baktığımızda 2020 yılı limit aşım günü 22 ağustos olarak gözükmektedir. Bunun sebebinin pandemi kaynaklı karantinalar nedeniyle yılın ilk yarısında kaynak kullanımındaki düşüşten kaynaklandığı belirtilmektedir).

Aynı zamanda Şekil 1’de gösterilen yıllara göre dağılım grafiği de dünya kaynaklarını nasıl hunharca harcadığımızı ve bu veriler ışığında böyle harcamaya devam edersek 2030 ve 2050 yıllarında 3 dünya kaynağını tüketeceğimizi göstermektedir. Şekilde yeşil ile gösterilen alanlar bizim harcamamıza karşılık dünyanın kendini rejenere edebileceği miktarı göstermektedir. Kırmızı alanlar ise önümüzdeki yıldan harcamaya başladığımız kaynak miktarıdır. Görüleceği üzere her yıl artış göstermektedir.

Şekil 1. 1071-2022 yılları arasında Dünya Limit Aşım Günü (4)

Küresel bazda analizler yapıldığı gibi, ülkeler bazında da Küresel Ayak İzi Ağı (Global Footprint  Network) örgütü ulusal ayak izi ve biyokapasite verilerini kullanarak hesaplamalar yapmakta. Bu hesaplamalara göre Türkiye’nin limit aşım günü 22 Haziran. Bugünden itibaren önümüzdeki 6 ay boyunca kullandığımız her doğal kaynak doğanın yeniden üretebileceğinden fazlasını tüketecek. Ve ne yazık ki Türkiye uzun zamandır dünya ortalamasına göre 1 ay daha önde. Yani kendi payımıza düşen kaynağı dünya ortalamasından daha önce ve hızlı tüketiyoruz.

Limit aşım günü bütün ülkeler için bu geçerli değil tabii. Yukarıdaki eşitliğe baktığımızda kişi başı ekolojik ayak izi kişi başı dünya biyokapasitesinden büyük olan ülkelerin limit aşım günü var. overshootday.org’un paylaştığı bilgiler ışığında 188 ülkeden sadece 50 tanesinin limit aşım günü yok. Bu 50 ülke dışında kalan tüm ülkeler sorumsuz bir şekilde tüketerek gelecek nesillerden çalmaya devam ediyor. Şekil 2’nin bize gösterdiği verilere bakıldığında gelişmiş ülkeler sınıfında olan ülkelerin limit aşım günleri en gerilerde ve işin ironik kısmı bu ülkeler sürdürülebilirlikten en çok bahseden ülkeler.

Şekil 2. 2022 yılı Ülke Limit Aşım günleri (4)

Pekiyi bu kadar sürdürülebilirlik konuşup, bu kadar yasalar çıkarıp bunun sonucunda bu kadar tüketici olmayı nasıl başarıyoruz? Gerçekten tükettiğimiz her şey bize gerekli mi? Bu soruları hep beraber düşünüp kafa yormalıyız, iyileştirme üzerine çalışmalar yapmalıyız.

Bununla ilgili #MoveTheDate yani tarihi ileri ötele kampanyası başlatılmış durumda. Kampanya 5 temel alana odaklanmış bunlar: dünya, şehirler, nüfus, enerji ve gıda (Şekil 3’te detaylara ulaşabilirsiniz).Girişimler, kırsal güneş enerjisi projeleri ve düşük etkili sığır eti üretiminden, döngüsel moda ve kadın sağlığına kadar uzanıyor.

Şekil 3. #TarihiİleriÖtele kampanyasında odaklanılan 5 anahtar alan (4)

Global Footprint Network and Schneider Elektrik tarafından 2019 yılında yapılan bir araştırma, mevcut binaları enerji verimli hale getirmek ve enerjiyi karbonsuzlaştırmak dünya limit aşım günün 21 gün ileriye ötelemeye yardımcı olabilir.   Gıda israfını yarı yarıya azaltabilirsek tarih 10 gün ileri alınabilirdi. Küresel CO2‘yi yarıya indirerek, tam 93 gün tasarruf edilebilir ve insanlığın et tüketimini azaltmak, tarihin 17 gün geriye alınmasına olanak verebilir.

Limit aşım tarihini ileri öteleyebilmek için hem bireysel, hem ülkesel hem de küresel olarak elimizden gelen her şeyi yapalım. Şunu unutmamalıyız ki dünya çevre günü temasında vurgulandığı gibi sadece tek dünya var. Onu düzgün kullanalım ve ona iyi davranalım.

Ek Bilgiler

Ekolojik ayak izi: İnsanlığın o yıldaki doğal kaynak tüketimi

Biyokapasite: Bir coğrafi bölgenin, yenilebilir doğal kaynaklarını yıllık olarak üretme kapasitesinin göstergesidir.

Türkiye’nin 2022 limit aşım günü hesabını yapmak isteyenler için  https://data.footprintnetwork.org/#/ sitesinden alınmış veriler aşağıdadır. Sizler de siteden Türkiye ve diğer ülkelerin verilerine ulaşabilirsiniz.

Türkiye için ekolojik ayak izi: kişi başı 3,3 gha

Global biyokapasite: kişi başı 1,63 gha (global hektar)

  • İklim Değişikliğiyle Mücadele Kapsamında 217 Karar Alındı

İklim Şurası’nın kararları açıklandı. İklim değişikliğiyle mücadele ve yeşil kalkınma hedefi doğrultusunda 217 önemli karar alındı. Kararlardan öne çıkanlar arasında ulaştırma, sanayi, tarım, yutak alanlar ve atıkların azaltılması bulunuyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye’nin ilk İklim Şurası’nı 21-25 Şubat tarihlerinde, iklim değişikliğinden en çok etkilenen illerden Konya’da düzenledi.

Şura’da üç ay süren çalışmalar sonucu, iklim değişikliğiyle mücadelede 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri doğrultusunda, “İklim Uyumlu Şehirler”, “İklim Dostu Tarım”, “Kuraklık Eylem Planı”, “Çevreci ve Temiz Ulaşım Ağı”, “Yeşil Enerji”, “Yeşil Ekonomi” ve “İklim Eğitimi” başlıklarında 217 karar alındı.

Kararların 76’sını ulaştırma, sanayi, tarım, yutak alanlar, atıkların azaltılması, 34’ünü bilim ve teknoloji, 21’ini yeşil finansman ve karbon fiyatlama, 20’sini iklim değişikliğine uyum, 24’ünü yerel yönetimler, 42’sini de sağlık, eğitim, adil geçiş, iklim adaleti ve iklim göçü başlıkları oluşturdu.

Kararlar İklim Kanunu’na referans olacak

Alınan kararlar, Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki taahhütlerini hukuki zeminde güçlendirecek İklim Kanunu’nun hazırlanmasında referans kaynağı olma özelliği taşıyor.

Kararların tamamına İklim Şurası’nın resmi internet sitesinden ulaşılabilecek.

İklim Şurası’nda alınan 217 kararın bazıları şöyle:

“Atıkların kaynakta ayrı toplanmasına ilişkin çalışmalara hız verilecek, sıfır atık çalışmaları kapsamında 2035’te geri kazanım oranı yüzde 60’a çıkarılacak ve 2053 yılı itibarıyla ön işleme tabi olmayan atıklar düzenli depolamaya kabul edilmeyecek.

Sanayi sektörlerinde düşük karbonlu üretime ulaşmak için karbon tutma teknolojileri kapsamında membran, oksiyanma, kimyasal döngü, doğrudan atmosferden yakalama teknolojileri ile birlikte yüksek ısıl işlemlerde yenilenebilir enerji ve yeşil hidrojene dayalı yakma teknolojileri, mikrodalga, infrared, plazma gibi teknolojiler geliştirilecek.

Yeşil Organize Sanayi Bölgesi ve Yeşil Endüstri Bölgesi sertifikasyon sisteminin işletmeleri içerecek şekilde uygulanmasına yönelik altyapının oluşturulması sağlanacak.

İklim Dostu Tarımsal Destekleme Modeli oluşturularak, uygulanacak.

Tarım ve sanayi başta olmak üzere sektörlerde suyun verimli kullanılması sağlanacak, drenaj suları ve arıtılmış atık sular gibi kullanılmış suların yeniden kullanım oranı 2030’da yüzde 15’e çıkarılacak.

  • “Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Döngüsel Ekonomi Ve Sıfır Atık Mavi” Programı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum “Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Mavi” programında yaptığı konuşmada, “2053 yılında oluşan tüm atıklarını dönüştüren bir ülke olacağız. 2030 yılına kadar da tüm binalarımızı enerji verimli hale getireceğiz ve ısıtma, soğutmada da yüzde 100 karbonsuzlaştırmayı sağlamış olacağız. “ dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin katılımı ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen “Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Mavi” programına katıldı.

Programda yaptığı konuşmada ekoloji koridorlar ile yutak alanların iklim değişikliği ile mücadele de çok çok önemli olduğuna vurgu yapan Bakan Kurum, “Kuzeyiyle güneyini, doğusuyla batısını birbirine bağlayan ekolojik koridorlarla birlikte yeşil alanlarımızı her geçen gün arttırıyoruz. Millet Bahçelerimizin bugün sayısı 450’ye ulaştı, 71 milyon metrekareye ulaştı. Diğer özel çevre koruma bölgelerini, doğal SİT alanlarımızı,  korunan alanlarımızı sürekli geliştirmeye devam ediyoruz ve Türkiye’nin en büyük çevre projesi olan sıfır atık hareketiyle de 2053 yılında oluşan tüm atıklarını dönüştüren bir ülke olacağız. 2030 yılına kadar da tüm binalarımızı enerji verimli hale getireceğiz ve ısıtma, soğutmada da yüzde 100 karbonsuzlaştırmayı inşallah sağlamış olacağız. “ dedi.

Kuraklık, taşkın, nehir ve yine havza yönetim planı olmayan tek bir yaşam alanı, tek bir bölge bırakmayacaklarını duyuran Bakan Kurum, “  Ülkemiz yeşil ve temiz ürün inovasyonunda yine bu çerçevede dünyaya ihracatında küresel çapta zirveye oynayacak ve bunu da azimle ve gayretle çalışarak hep birlikte başaracağız. Buradaki hocalarımızla, üniversitelerimizle, yereldeki tüm paydaşlarımızla birlikte bu çalışmaları yaparak bu hedeflerimizi gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.

Sıfır atık projesi bir dünya markasıdır, otoritedir, rol modeldir diyerek konuşmalarına devam eden Bakan Kurum, “sıfır atık mavi hareketiyle sıfır atık projesinin bir parçası olan denizlerimizde, göllerimizde, kıyılarımızdaki, akarsularımızdaki çalışmamızla birlikte mavi vatanımız denizlerimizin, yine göllerimizin korunması noktasında yeni bir soluk getirmiştir, yepyeni boyutlar kazandırmıştır”  değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Kurum sözlerine şöyle devam etti:

“Tabi bu seferberlikle su kaynaklarımızdaki olası çöp oluşumunu yine denize ulaşmadan, kaynağında önlüyoruz. Denizlerimizdeki temizlik faaliyetlerini de her geçen gün arttırıyoruz. Milyonlarca vatandaşımızla bir arada olmak suretiyle onlara eğitim çalışmaları veriyoruz. Müsilajla mücadele ediyoruz.  Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde seferberlik ruhuyla 7 gün 24 saat çalışmak suretiyle Marmara Denizimizi müsilajdan kurtardık ve Marmara Denizimizi özel çevre koruma bölgesi ilan ederek Türkiye’nin bu manada en büyük deniz seferberliğine imza attık. Daha temiz bir dünyayı her şeyden daha çok bizler istiyoruz. İnanıyoruz çünkü dünyaya da yüzlerce yıl boyunca çevrecilik, doğaseverlik öğreten bir medeniyetin mensuplarıyız. Kararlıyız çünkü çocuklarımıza temiz bir gelecek, daha güzel bir dünya, daha müreffeh bir Türkiye bırakmak istiyoruz. “

-Yeni erken uyarı sistemi ile birlikte selin ve afetin etkilerini azaltmış durumdayız

Bugün Türkiye aslında sebep olmadığı bir krizin sonuçlarını yaşıyor diyerek son günlerde ülkemizde yaşanan sel felaketlerine dikkati çeken Bakan Kurum, yaşanan aşırı yağışlar ve beraberinde getirdiği sel ve heyelan afetleri kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

İşte en son bu hafta başında da Karadeniz’in tamamında yüzlerce köyümüzde yine çok büyük sel afetlerine maruz kaldık. Hamdolsun almış olduğumuz önlemler ve erken uyarı sistemimizle ki bu da dünyada birçok ülkenin uygulamaya geçmediği, ülkemizin bu afetlerle ilk defa uygulamaya geçirdiği bir sistem. Erken uyarı sistemiyle birlikte Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzden aldığımız verileri yine vatandaşlarımızın can güvenliğini teminat altına almak amacıyla AFAD Başkanlığımızla birlikte sürecimizi yürütüyoruz ve kırmızı kodlu uyarı verdiğimiz şehirlerimize hücresel veri göndererek vatandaşlarımızı sel ve taşkın riski altındaki alanlardan uzaklaştırıyoruz.Yine sarı kodlu uyarı sisteminde de vatandaşlarımıza mesajlar göndererek, valiliklerimizde bu çalışmaları yaparak vatandaşlarımızı sel riski altındaki alanlardan uzaklaştırıyoruz. Aldığımız tedbirlerle geçen yıl ki gibi hamdolsun büyük bir felaket yaşamadık. Bir vatandaşımız kayıp, birde operatörümüz çalışma esnasında kayıp. Arama kurtarma faaliyetleri yürütülüyor. Tedbirlerle birlikte yapılan dere ıslahları bu bölgedeki tersip bentleri, yine dere güzergahı üzerindeki çalışmalarla birlikte selin ve afetin etkilerini azaltmış durumdayız.”

– İklim Şûrasında ülkemizin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek çok önemli kararlara imza attık

Konuşmalarına iklim şurası ile devam eden Bakan Kurum İklim Şûrasında alınan kararlar ile ülkemizin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek çok önemli kararlara imza attıklarını belirtti.

Bakan Kurum, şûrada bütün sektörleri ilgilendiren 217 somut karar aldıklarını ve merkezinde de sürdürülebilir kalkınma, döngüsel ekonomi olduğunu bildirdi. Bakan Kurum konuşmalarına şöyle son verdi:

“Türkiye’de artık bu kararla birlikte enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, teknoloji ve yerel yönetimler konularında devrim niteliğinde bir atılım dönemi başlamıştır. İnşallah önümüzdeki 20-30 yılda daha yeşil bir Türkiye, ekolojik dönüşümünü büyük oranda tamamlamış bir Türkiye göreceğiz ve yeşil ekonomi kapasitesini tüm sektörlerinde inşallah geliştirmiş, yüz binlerce insanımızı yeşil sektörlerde istihdam edildiği bir Türkiye göreceğiz. İklim kanunumuzu da bu çerçevede hazırlıyoruz ve ulusal katkı beyanımızı da çalışmalarımız çerçevesinde güncelleyeceğiz. Yeşil organize sanayi bölgelerini ve yeşil endüstri bölgelerini de bu kapsamda yaygınlaştırıyoruz. Tüm sektörlerimizde döngüsel ekonomi prensipleri yerleşiyor ve erozyonu önleyen, toprağımızı koruyan, iklim dostu tarım tekniklerini yaygınlaştırıyoruz ki bu anlamda da oluşan emisyon miktarlarını azaltmak adına bu çalışmalarımızın önemli olduğunu düşünüyoruz.”

 

YAYIMLANAN YÖNETMELİKLER

 

 
 
×

DANIŞMANLIK TALEBİ

Danışmanlık istemek için aşağıdaki form ile bizlere ulaşabilirsiniz. Müşteri temsilcilerimiz en kısa sürede sizlere ulaşacaktır.